Çine Eğitim Sen Temsilcisi Alp Özerdem, "Lâik eğitim ve lâik yaşamı savunacağız" dedi.
Çine Eğitim Sen Temsilcisi Alp Özerdem, yapmış olduğu açıklamasında şunları söyledi; Türkiye’de siyasi iktidar eliyle eğitimin ve toplumsal yaşamın dini kurallara göre biçimlendirilmesine yönelik uygulamalar, eğitimin bütün kademelerinde ve toplumsal yaşamın her alanında etkilerini arttırarak sürdürüyor. Bunun yeni bir örneğini Millî Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) adlı protokolde görmek mümkündür. Eğitimin bütün kademelerinde eğitimin niteliğini yükseltmek, çocukların özgür ve sağlıklı bireyler olarak yetiştirilmesi için somut adımlar atılması gerektiği açıktır. Ancak ÇEDES projesi iktidarın eğitim sistemini siyasal-ideolojik çizgisi ve dini-kültürel ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirme hedefinin son örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. ÇEDES ile vaiz, imam hatip ve Kur’an kursu öğreticilerinin, ilahiyat fakültesi mezunlarının eğitim kurumu olan okullarda ‘manevi danışman’ olarak görev yapmalarının önü açılmaktadır. ÇEDES protokolü ile öğrenciler okulun içinde din görevlileri ile karşılaşacaktır. Manevi danışmanlarla öğrencilerin okul dışında Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı kamplarında buluşmaları, okullardaki koordinatör öğretmen ve Gülen cemaatinin “abla ve ağabeyleri” gibi koordinatör öğrencilerle dini telkinler yapan “değerler eğitimi” çalışmalarına katılmaları sağlanacaktır. ÇEDES projesi ile Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığına, dinci tarikat ve cemaatlere öğrencileri devşiren bir işlev görmüş olacaktır. Türkiye’de siyasi iktidar eliyle eğitimin ve toplumsal yaşamın dini kurallara göre biçimlendirilmesine yönelik uygulamaların en yeni örneğiyle de, Ağustos 2023’te yayınlanan Milli Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisi’nde öğrencilerin ilkokul, ortaokul ve ortaöğretimin 9. ve 10. sınıf seviyelerinde “insan toplum ve bilim”, “din, ahlak ve değer” ile “kültür, sanat ve spor” seçmeli ders gruplarından her bir gruptan en az birer ders, 11. ve 12. sınıf seviyelerinde ise “insan, toplum ve bilim”, “din, ahlak ve değer” ile “kültür, sanat ve spor” seçmeli ders gruplarının en az ikisinden birer ders seçmeleri zorunludur denilerek ilkokul, ortaokul ve ortaöğretimin 9. ve 10. sınıf seviyelerindeki öğrencilerin din derslerini seçmeli ders olarak alması zorunlu hale getirilmiştir. Dileyen öğrencilerin bu seçmeli dersleri alması,istemeyenlerin almaması gerekmektedir .Laik eğitim bunu gerektirir. Zorunluluk diye bir dayatma kabul edilemez.
Belirtmek isteriz ki bu düzenlemeye imza atanlar ve bu uygulamayı yaşama geçirenler anayasal bir suç işlemektedir. Çocuk haklarını yok sayan, pedagojiyi görmezden gelen ve seçmeli dersi zorunlu tutacak kadar mantık sınırlarını zorlayanların tek tip toplum inşa etme arzularının karşısında yılmadan, sinmeden mücadele edecek ve bilimsel, laik eğitim mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
Laiklik ilkesi ve laik eğitim, çoğul bir toplumda farklı inanç, farklı mezhep, farklı kimlik, farklı cinsiyet ve cinsel kimlikler, hem inananlar hem de inanmayanların bir arada barış içinde yaşayabilmeleri için son derece önemlidir. Ancak Türkiye’de ciddi bir mücadele alanı olarak laiklik, siyasal alanda unutturulmaya ve görünmez kılınmaya çalışılmaktadır. Siyasal iktidar, laikliği ve laik yaşamı doğrudan hedef almaktadır. Dinselleştirme ile ekonomik sömürü arasında bir bağıntı vardır. Kendi sömürü düzenlerini koruyabilmek ve kendi ayrıcalıklı konumlarına halkın geniş kesimlerini ikna edebilmek için piyasacı politikalarını muhafazakâr politikalarla örtmeye çalışmaktadırlar.
ÇEDES’e, karma eğitimi kaldırmaya yönelik adımlara, seçmeli din derslerinin zorunlu tutulmasına ve nihayet toplum mühendisliğine soyunarak eğitimi dinselleştirmeye yönelik uygulamalara hız veren siyasi iktidara karşı, toplumun tüm kesimlerini eşit yurttaşlık ve bilimsel eğitim mücadelemize güç vermeye çağırıyoruz.
Laiklik konusundaki duyarlılığımızı, laik eğitim ve laik yaşam düşümüzü kamuoyu ile paylaşmak ve siyasal iktidarın ÇEDES projesini iptal etmesi için 16 Eylül 2023’te yakın kentlerin de katılımıyla İzmir’de bölgesel bir miting yapacağız. Bölgesel İzmir mitingimizi, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası’nın (Eğitim Sen), Alevi kurumlarının, veli derneklerinin, çok sayıda demokratik kitle örgütünün öncülüğünde, destekleyici yüzü aşkın kurumun, kadın örgütlerinin desteği ile gerçekleştireceğiz.
İktidarın baskılarına, ayrımcı uygulamalarına maruz kalanları, kendilerinin ve çocuklarının geleceğinden endişe edenleri, Laiklikten, demokrasiden, özgürlüklerden ve eşit yurttaşlıktan yana olan tüm kurumları laiklik konusunda duyarlı tüm yurttaşlarımızı, Laik Eğitim, Laik Yaşam, Eşit Yurttaşlık Mitingine güçlü biçimde katılmaya davet ediyoruz. Lâik eğitim ve lâik yaşamı savunacağız.