İnsanlar olarak rutinlere bağlıyız. Her gün aynı saatte kalkar, aynı şeyleri yapar, aynı vakitte çalışırız. Bu düzen devam ettikçe buna alışırız ve kopmakta zorlanırız. Hatta bazen mevcut olana o kadar alışırız ki, yeni şeyler denemekten bile korkarız. “Aa evet, bu söyledikleriniz doğru yoksa bende neofobi mi var?” diye düşünüp endişelenmeyin. Biz sadece sıradan insanların bile bazı yeniliklerden çekindiğini göstermek istedik. Yenilik korkusu olarak bilinen bu fobi her yaşta görülse de, genellikle küçük çocuklarda ve yaşlılarda ortaya çıkar. Ayrıca gıda neofobisi çok daha sık görülür. Peki neofobi nedir? Nedenleri ve belirtileri nelerdir? Nasıl tedavi edilir?
Neofobi, yenilik korkusu demektir. Yeni olan şeylere bağlı olarak gelişen sürekli ve anormal korku durumudur. Başlangıç seviyesinde yani daha hafif halindeyken rutinden vazgeçmemek ve yeni şeyler denemekten korkmak halleriyle ortaya çıkar. Genellikle yaşlılarda ve küçük çocuklarda görülür, ancak her yaşta ortaya çıkabilir. Özellikle gıda neofobisi çok yaygındır.
Neofobisi olan kişiler her şeyi kontrol altında tutma çabası içinde olurlar. Neofobik kişiler takıntılı, titiz ve kontrolcü bir yapıya sahip olur. Kendilerini sosyal hayattan olabildiğince soyutlarlar. Yorucu derecede kontrolcü olan neofobik kişiler, her şeyin kendilerine sorularak yapılmasını isterler. Aksi takdirde çok sinirlenirler. Kişi, bu akış devam ettikçe daha kontrolcü, daha sinirli olur ve insanlardan uzak durmayı tercih eder. Bununla birlikte depresyon gibi sorunlar da ortaya çıkar.
Yenilik korkusu olan neofobi, 1-2 yaşlarında çocuklarda dahil olmak üzere her yaşta görülebiliyor. Çeşitli sebeplere veya ani bir olaya bağlı olarak ortaya çıkabiliyor. Kişinin yeniliğe kapalı olmasına ve korkmasına neden oluyor. Neofobi ile ilgili yapılan araştırmalar sonucunda bu korkunun erken yaşlanmaya neden olduğu ve ömrü kısalttığı anlaşıldı.
Neofobik kişiler, her şeyi kontrol etmeye çalışırken sadece psikolojik açıdan değil, aynı zamanda fiziksel olarak da yorulurlar. Bununla birlikte sinir ve stres üst düzeyde seyreder. Bu konuyla ilgili fareler üzerinde yapılan bir araştırmada, neofobisi olan farelerin yerleri değiştirildi ve tepkileri gözlendi. Nofobisi olan farelerde yer değişimi yaşadıklarında, insanlarda da depresyon ve stres halinde artan glikokortikoid hormonun yükseldiği görüldü. Bu araştırma sonucunda neofobik farelerin diğer farelere göre daha çabuk yaşlandığı ve daha az yaşadıkları tespit edildi.
Neofobi, psikoterapi ile uygun şekilde tedavi edilebilir. Özellikle bilişsel davranışçı tedavi, en fazla fayda gösteren psikolojik müdahaledir. Bu müdahaleler fobiden etkilenen üç bileşenin tedavisine dayanmaktadır; davranışsal bileşen, fiziksel bileşen ve bilişsel bileşen.
Davranışsal bileşen maruz kalma yoluyla tedavi edilir. Birey, alışmak ve korkuyu yenmek için korktuğu şeylere kontrollü bir şekilde maruz kalır. Fiziksel bileşen anksiyete seviyesini azaltan gevşeme teknikleri ile tedavi edilir. Bilişsel bileşen ise yeni şeyler hakkındaki işlevsiz düşüncelerin normale döndürülmesi ile düzeltilir.
Genetik, hem gıda neofobisinde hem de genel neofobi de önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Araştırmalar, gıda neofobisinin yaklaşık üçte ikisinin genetikten kaynaklandığını gösteriyor. Psikososyal faktörler de bir çocuğun gıda neofobisi rahatsızlığını geliştirmesine neden olabilir. Küçük çocuklar ebeveynlerin yemek tercihlerini dikkatle izlerler ve ebeveynler bazı yiyecekleri yemekten kaçınıyorsa, bu durum çocuğu olumsuz etkileyebilir.
Bazen gıda neofobisi doğrudan çevresel bir olaydan kaynaklanır. Örneğin gıda zehirlenmesi yaşayan bir kişi bu olaydan sonra yeni şeyler yemekten kaçınır. Bu, beynin yeni ve riskli yiyeceklerin vücuda girmesini engelleme girişimi olarak görülebilir.