İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Aydın ziyareti kapsamında Nazilli ilçesinde esnafı ziyaret etti. Uzun Çarşı’daki ziyaret sırasında esnafla birlikte “pazar duası” eden Akşener, daha sonra alandaki kalabalığa hitap etti.

İki yılı aşkın bir süredir il il, ilçe ilçe esnaf gezdiğini dile getiren Akşener, “O dükkanların içinde bugüne kadar herhangi bir partiyi yermedim, kendi partimi hiç övmedim. Propaganda yapmadım. Dertlerinizi anlayıp, çözüm üretip, kamuoyu ile paylaşıp, sizlerin sesini kamuoyuna duyurmak üzere yapılan bir çalışmaydı bu” ifadelerini kullandı.

‘KUTUPLAŞAN DÜZENİ HELAL OYLARINIZLA DEĞİŞTİRECEĞİZ’

Türkiye’de seçmenin velinimet olmaktan çıktığını savunan Akşener, “İstedim ki ağaların hepsi buraya gelsin, sizin karşınızda ‘hazır ol’a geçsin, hem sizi dinlesin hem de hesap versin. İşte o zaman seçmen velinimet olur. Siz olmazsanız, siyaset yok. Sizin tercihinize göre iktidar olunuyor, sizin tercihinize göre muhalefet olunuyor” diye konuştu. Çok uzun zamandır herkesin birbirine hakaret ettiği bir süreçten geçildiğini ifade eden Akşener, “Ben buna hayır diyorum. Biz sizinle el ele verip Türkiye’deki bu kutuplaştırma düzenini helal oylarınızla sandıkta değiştireceğiz” dedi.

‘HARİRİ ELİYLE BELKİ DE DÜNYANIN EN BÜYÜK SOYGUNU YAPILDI’

“Çiftçiye verilecek olanın 3 katını 5 müteahhite bıraktılar” diyen Akşener, “Telekom gitti biliyor musunuz? Telekom’un hisselerini 1.6 milyar dolara Varlık Fonu’na bıraktılar. Halbuki 2026 yılında bedava devlete geçecekti. Ama ne oldu? Haririler bunların arkadaşı, beraber tatil yapıyorlar. Hariri eliyle belki de dünyanın en büyük soygunu yapıldı” diye konuştu. 1.6 milyar doların karşılığının 24 milyar TL olduğunun altını çizen Akşener, bu para ile yoksul kadınlara, çiftçilere ve öğrencilere destek verilebileceğini söyledi ve şöyle devam etti: “Bunu yapmak yerine Haririlerin borcunu sildiler. 24 milyar lirayı sizin, bizim cebimizden aldılar. Şimdi ben; ‘haram olsun, zıkkım olsun’ demeyim de ne diyeyim. Senin çocuğun işsizken, 5 maaş alan danışmanlara ‘haram olsun’ demeyim de ne diyeyim.”